18 Ağustos 2008 Pazartesi

İslak ve karanliktu gece- FARUK SÜRENER

Share it Please

Canimdan çok sevdiğum, canim-ötesi arkadaşlarum. Birçok insandan mesajlar almaya başladum. “Tarik, Tarik, son günlerde havalar daha erken kararayi, daha geç aydinlanayi. Senin aydinlaticu yazilarinu bir süre aksatman buna sebep midur?” Yanitum kisaca “Ne ilcisu var canim arkadaşlarum” şeklundedir. Daha uzun bi yanit vermemu istersenuz, oni da açiklayayum.
Havalarun erken kararmasu mevsimlerun bi döngüsüdur. Yüce Allah, dünyanun her iki yarimküresindeki (yukari yarimküresi ve aşaği yarimküresi) insanlarun eşit şekulde güneşlenmesu içun oyle yapmiş oni. Yazin gunler uzar denize cidebiliruz. Kişun ise günler daha kisadur, tirafik desen daha uzundur, denize cidene kadar hava kararir zaten, o yuzden akli olan kişun denize citmez ki!
Neyse efendum. Ben günler kisalsa da toplumumizu aydinlatmaya devam edeyrum. Edeyrum ama nasil edeyrum? Bugün değişuk bi tarz deneyceğum. Sizlere edebi deyeri olan bi öykü yazmaya karar verdum. Raat olun, arkaniza yaslanun ve öykünun keyfinu çikarun daa! (Hadi iyisinuz, bugün test yok)
İSLAK VE KARANLİKTU GECE
Yağmur olanca hizuyla yağmaya devam ediyordu. Hava iyiden iyiye kararmişidu. Yol kenarindaki kanalizasyon deluklerinden içeru şarul şarul sular akayidu. Bazen de sular fazla geliyor, tersune kanalizasyon deluklerunden dişaru taşayidu. Etrafi afedersinuz lağim kokusi sarmişidu. Apartmanlarun çatisundan aşağu uzanan atik su borilarundan Allah sizi inandirsun aha bu kolum kada kalinlukta sular boşalayidu. Her taraf sirilsiklamdu ozetle.
“Acaba” diye düşündu genç adam “içumdeki bu sıkıntı havadaki nem oraninun yüksek olişindan mi sebeptur” diye düşündu. Haçan oyledir ya, nemli havalarda bunaliruz. Oyle değil mi, bunalmaz miyuz, bunaliruz.
O sirada hizla geçen bir araba yağmurdan korunmak için saçak altina sığınmuş olan genç adamı sirilsiklam islattu. Genç adam inanulmaz derecede öfkelendu. “Hay ben senun...” dedu ama sonra hemen kendinu toparladu. İçunden “Eyer bu yazi topluma yayinlanan bi yazi olmasaydu görürdun annen hakkindaki düşuncelerimu” diye düşündu. Sonra kendisinu sirilsiklam islatan arabanun arkasindan nazikçene seslendu, “Lutfen ama! Biraz daha dikkatli islatalum”. Ama sonra dayanamadu. “Ula donima kada islattun beni ş.refsuz!” Bu islak donimu alacağum, anana kurutturacağum, olmadi avradina” diye bağirdu.
Genç adam saatine bakti. Saati gecenun 2sinu gösteriyordu. Bu şiddetlu yağmurda, bu islak karanlikta, sokakta yalnizca genç adam ve arada bir oni islatmak için geçen arabalar varidu. Peki kimdu bu adam ve gecenun 3ünde evet evet yanliş duymadinuz gecenun 3ünde sokakta ne işu varidu? (Bazilarinun kolaylikla tahmin ettiğu cibi adamin saati yağmurda su almiş ve bir saat once durmuştu aslinda).
Kimdu bu adam? Bu yağmurda bu karanlik sokaklarda ne işi varidu? İnsanun “Git evine yat güzel kardeşum, ne işin var sokaklarda islanaysun boşuboşuna” diyesi geliyordu. Hatta “Bu yağmurda salak misun nesin yaa!” diyesi geliyordu. İnsanun “Bak ha buraya ilk defa bi öykü yazayrum. Hem sakinleştirur demişidum kendi kendime. Ama gene sinirlenmeye başladum. Kimsun, nesun, de bakayum gecenun bu vakti derdun nedir?” diyesi geliyordu.
1. BÖLÜMÜN SONU
Değerli arkadaşlarum. Öykünun burasinda hakli olarak sinirlendum. Zaten öykü de uzun olacağa benziyor. Bu nedenle devaminu daha sonra yazacağum. Sakinleştikten sonra geliyrum.
Hoşçakalun daa!Tarik (Toplum Aydinlaticisu)

Hiç yorum yok:

Blogger templates

Blogroll

About