10 Ağustos 2008 Pazar

Dağıldıysa hayat- FULYA

Share it Please

Hayat binlerce rengarenk cam eşyadan oluşur ve bazen o camların hepsi paramparça olur. Hayatında bir şey olur, biri sana bir şey söyler içinde derin bir yara açar, aşkın biter, biri ölür, biri gider, hayata dair tüm umutların senin farkında olmadığın yırtık cebinden kayıp giden bilyeler gibi sağa sola dağılır, bulamazsın ve hayatta binlerce şey olur... Sonra dönüp bakarsın hayatının raflarından o cam eşyaların hepsi yerlere düşmüş, paramparça olmuş. Bir deprem olmuş içinin derinlerinde bir yerde ve sen o depremin deprem olduğunu anladığında ve arkana dönüp baktığında, kırık camlardan başka bir şey kalmamış...
Öylece durursun. Hayat dediğin o bin parçalı cam şimdi pek de bir anlamı olmayan renkli kırıklardan başka bir şey değildir. Yolunun üzerinde yatıyordur tüm hayatın ve yürüsen ayaklarında derin kesikler açılacaktır. Kalakalırsın. Başka çaren de yoktur... Böyle görünür sana hayat o anda. Bir yıkım sonrası bir toprak parçasına bakmak nasıl içini acıtırsa insanın öyledir manzara...
Ama hayat devam eder. Etmelidir de. O camlar kırılmışsa eğer, yeniden eski haline gelmez diye düşünürsün önce. Tek seçenek o kırıkları bir köşeye yığıp içini çeke çeke ağlamakmış gibi gelir. Önce böyledir. Kırılan hayat parçalarını toparlamanın mümkün olmadığını sanırsın. Zaman geçer. Toplarsın kırıkları. Önce yer açarsın kendine. Bağdaş kurar oturursun. Elinde parçalar tek tek alıp bakarsın. Birinin diğer parçasını arar bulamazsın. Mavileri bir yana, sarıları bir yana, kırmızıları bir yana, yeşilleri bir yana ayırırsın. Daha da acıtır içini... Bilirsin hep eksik olan parçalar olacağını...
Ve hayat devam eder. Etmelidir de. Sonra bir gün bir şey olur. Şimdi kırıkları elinde olan parçaların eski haline gelemeyeceğini artık için acımadan bildiğin zaman başka bir şekilde düşünmeye başladığını anlarsın. "Madem eski haline gelmeyecektir o parçalar o halde o parçalardan başka bir şey yarat"... Evet içinin sesi böyle demeye başlar. Kendine ait, sana benzeyen sana umut veren ve tamamen sen olan bir şey... Hani o her insanın hayatından olması gerekli dedikleri şeyler şimdi kırılıp tuzla buz olduysa, o kırıklar elini kestiyse, kaybedilenin acısını yaşadıysan o halde hiç kaybolmayanı yarat...
Şimdi sen artık başkasındır. Bunu bilirsin. Başka biri. Yıkımdan yeniyi yaratabilen biri. Kendi ruhundaki gücü bilen ve kaybettiğine asla ağlamayan biri... O parçaları yapıştır dilediğin gibi. Bırak mavinin yanında kırmızı olsun. Mor ve pembe yanyana dursun. O sana ait. Senin yaptığın ve seni anlatan bir şey olsun...
Şimdi elinde o kırıklardan oluşan bir bütün var. Eskisinden daha renkli, eskisinden daha ışıltılı. Umut veren ve kaybetmekten korkmadığın. Dağıldığında daha iyisinin içinde olduğunu, dağılandan çok daha iyisinin çıkacağını bildiğin...
Şimdi hayatın artık raflarda olmadığını biliyorsun... Çünkü o senin içindeki kırıklarıdan yeniyi yaratabilenin içinde gizli...
Ve hep seninle...

Hiç yorum yok:

Blogger templates

Blogroll

About