2 Ağustos 2008 Cumartesi

Hesabı kuvvetli simitçi ve Mozart- MEHMET SAĞLAM

Share it Please

Hangisi işini daha iyi yapar; hesabı kuvvetli simitçi mi, matematiği kuvvetli simitçi mi? Bu iki seçenek arasındaki temel fark beceri ve yetenek arasındaki ayrımda gizli.

Yetenek (talent) kalıtımsaldır; herkeste farklı türde ve farklı derecelerde genetik olarak mevcuttur, yani bizimle birlikte doğar. O nedenle, örneğin bir piyanist ancak bir kent orkestrasında çalabilirken, bir başkası evrensel çapta ün kazanır ve dünyanın her yerinde alkışlanır. Bunu kabul etmeyenler, Mozart’ın 3 yaşında keman çalmasını, 5 yaşında senfoni bestelemesini başka türlü izah edemezler. Ve becerinin ne anlama geldiğini muhtemelen bilmezler.

Beceri (skill) belli bir oranda var olan bir yeteneğin doğumdan sonra sınama-yanılmayla, eğitimle, teşvikle, deneyimle ve ödüllendirmeyle geliştirilmiş biçimidir. Yüzündeki tüm kasları istediği biçime sokup istediği yüz ifadesini yaratabilen bir çocuğun farkına varılmamışsa, o tiyatral yetenek beceriye dönüştürülmeden harcanmış demektir. Veya yeni bir teorem geliştirecek boyutta matematiksel yetenekle doğmuş bir kız çocuğu okula gönderilmemişse, sadece hesabı kuvvetli bir simitçi kız olabilir, o kadar.

Bu olguyu daha ilginç bir örnekle somutlaştıralım:

7, 7, 7, 7, 1 = 4 tane 7 ve 1 tane 1...
Tamamen matematiğe dayalı işlemlerle ve her rakamı sadece bir kez kullanmak koşulu ile 100 sayısını nasıl elde ederiz? Kolay görünse de epeyce uğraştıran bir problem... (Çözmek isterseniz bundan sonrasını şimdilik okumayın.)

İşte yanıtı:
İlk iki yediyi çarpalım: 7x7 =49
Diğer iki yediyi de çarpalım: 7x7 =49
Kırk dokuzun birini diğerine bölelim: 49/49 = 1
Çıkan sonuçları ve kullanılmayan bir rakamını toplayalım: 49+49+1+1=100

Nasıl, zihninizde yeni bir bakış açısı yaratıyor, değil mi?!

İşte hesapla matematik, yani aritmetik bilmekle matematik bilmek arasındaki fark da budur... Aritmetik, temel işlemleri doğru yapmanızı öğretir; matematik ise, yaşam boyu önünüze çıkacak problemlere farklı yönlerden ve farklı yöntemlerle yaklaşmanızı ve mutlaka iyi bir çözüm bulmanızı sağlar. Tabii eğer bolca problem çözmüş, matematiksel düşünceyi içselleştirmiş ve akıl yürütme sürecinize matematiğin ruhunu katabilmişseniz.

Matematikle, bilimle, sanatla kalın...


Dip soru: Arapsaçına dönüşmüş ve içine zerk edilen çareleri dahi kabul etmeyen birer çözümbozar yapı oluşturmuş problemlerimizi çözmeleri için son seçimlerde oy verip parlamentoya soktuğumuz; fakat -çözüm bir yana- başımıza olmadık problemler açan, aritmetikten matematiğe geçememiş milletvekili sayısı 4x100’ü aşar mı, aşmaz mı acaba?

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Sulu sulu yazilarima bakmayin. Lise fen bölümü mezunuyum (pekiyi ile). Manevi bilimlere yöneldim, öyle gidiyorum. Nedeni su olsa gerek: Lisede sadece aritmetikle matematik arasindaki farki ögrenebildim. Ama su "küme bilgisi" cikti cikali (benim zamanimda yoktu) gardim dagildi. Hesapsiz kitapsiz bir adam olup ciktim. Simit satmayi bile beceremem bugün. Halbuki ne güzel baslamistim: Rahmetli dedem (kabzimaldi) her sabah bana bir küfe dolusu hiyar alacak para verir, bunlari karini üstüne koyarak satmami, sermayeyi kendisine iade edip karini cebime atmami isterdi. Cok yaptik bunu. Ama hesap kitap bilmedigim icin zügürt kaldim bu yasimda (Cok ciddiyim, bir firsatinda insallah birebir anlatirim). Sevgilerimle.

Blogger templates

Blogroll

About