30 Ağustos 2008 Cumartesi

Yol'a dolmak ÜÇ NOKTA

Share it Please
Hayat bir otoban olsa sol, orta ve sağ olarak üç şeride ayrılsa neler çıkar ortaya? Otoyolda araba sürenler, yola bir kez girildiğinde istenildiği anda artık oradan çıkamayacağını bilir. O yolda ilerlemek demek, canınızın çektiği anda tali bir yola sapamamak, geriye dönememek, mecburi istikamette ilerlemek demektir. Yol mecburiyettir hani, böyle bakınca onun yerine bazen çalıştığımız iş, yaşadığımız ilişki, sürprizlere pek de açık olmayacağını bildiğimiz bir gün…-hatta yarın, öbür gün- en kötüsü bütün ömür koyulabilir.

Düşülmüşse bir kez yola, daha hızlı ve sorunsuz yolculuğu, mutlu bir patikada yürümeye tercih eder, belli bir hızda ilerlemek durumunda kalırız. Uyulması zorunlu kuralları vardır yolun:Azami ve asgari. Çok yavaş ve çok hızlı gidemezsiniz, her ikisinde de sorun çıkar.Ezerler ya da yoldan çıkarsınız. (bunları da, yaşamın sevimsiz sorumlulukları olarak alsak)



Otoyolda ilerlerken yolun şeridine göre karakter analizi yapılsa ne denir acaba? Yolun solunda ilerleyenler hayata daha alışık, düzenle barışık, zamanla yarışan hız körleridir mesela. Gazdan ayağını çektiklerinde hayatın durduğu sanısına kapılabilirler. Önlerinde kendi hız ibrelerinden düşük olanlarla aynı kulvarda ilerlemelerine tahammülleri de, zamanları da ,düşünceleri de yoktur.Yavaşsan, yol vermek zorundasındır.-“Yol ver” diyen bundan açık bir haz, bir ego tatmini, birini arkada bırakıp, geçmiş olmanın verdiği bencil bir iştah duyabilir-




Son model arabalarıyla orta şeritten gidenler, daha garantili yaşamı tercih edenlerdir.Arabada çocuk olabilir, aile boyu gidiliyordur -öyle ya, aile daha yaşama bağlayıcıdır- Kimileri güvensizlik taşır. Motoru boğmak pahasına , ayağı gaz pedalından uzakta hep frene basacakmış gibi tetikte olur. Yanlarından rüzgarla geçenler içlerini ürpertir, başlarını döndürür. Daha sıkı sarılırlar direksiyona.Her iki yanından akan yollara eşit mesafede durur -sol şeridin davetkar akışına kaptırıp direksiyonu oraya kırmazsa - hayatı orta yol mutluları olarak tamamlayabilir belki de.




En sağdakiler yolun kahrını çekenlerdir. Başkalarının bir kaç saniyede geçtiği yokuşu yarım saatte devirmek, uçarcasına geçiliveren bir inişi yine aynı hızla temkinlice inmek mecburiyetindedirler. Kolay olanı değil, zoru yaşarlar. Onlar, yol bilgeleridir. Hızlı gidenin tepetaklak yoldan çıkışına tanık olur, yolda kalana destek olur, yolun her halini bilenlerdir.




Otoyolun daha hızlı ve sorunsuz yolculuk vaadetmesinden başka birşey düşünmeyenler, yükseklerde seyreden hız ibresinin altına düşmeden hep aynı süratle sol şeritte hayatını çürütenlerdir. Hız eskileridir onlar, dönmekten kanatları eskimiş rüzgar gülleridir. Sağa çekip soluklanmayı, hayatın yavaş yaşanılarak da tadının çıkarılabileceğini düşündüklerinde, artık çok geçtir.



Hayat üç şerit dedim ya...Bakmayın siz bana! Değil aslında. "Başka bir yol mümkündür" diyenler için değil! Yol seçilir. Kimimiz otoyolun kâh ortasına, kâh soluna savrularak, bazen sağa çekip soluklanarak, kimimiz stabilize, kimimiz patikayı seçerek tamamlarız yaşam yolunu.Seçimlerimizle ilerler, tökezleriz...




Bir “yol” dan çıkarılacak ne çok şey var. “ Hayat bir varış değil, yürünülen yolsa ” bazen otoyolun güvenli konforundan uzakta kuş ve su sesleriyle dolu mutlu bir patikada ilerlemeli, sakin yolda olanlar da gürül gürül akan hayatın farkına varabilmek için dalmalı belki de akıveren bir otobana.



Çünkü yolun anlatacağı var. Tüm bunların ötesinde herşeyin "yol"da anlaşılacağı hissiyle doludur insan.




Ezber bozdurur.




O sebepten arada dayamalı kulağı başka yollara, unutmalı kalbi orada.


Hiç yorum yok:

Blogger templates

Blogroll

About