1 Haziran 2008 Pazar

Sakarlık tarihim II- YEŞİM ÖZDEMİR

Share it Please
Evettt! Nihayet, merakla beklenen, yaptığım sakarlıkları anlattığım yazımın devamı niteliğindeki “Sakarlık Tarihim- 2” ile karşınızdayım. Biraz geciktiğimin de farkındayım. Ancak siz de takdir edersiniz ki konuyla ilgili malzeme toplamam zaman alıyor:)) Genellikle devam filmleri, ilkini aratır ya hani, umarım ilkindeki keyfi alırsınız.

(Dikkat: Söz konusu sakarlıklarda dublör kullanılmamıştır! )

Şimdi , adettendir ya, başlangıçta ilk bölümün kısa bir özeti geçilir. İlk yazımı okuyanlar bu bölümde mutfağa gidip kendilerine bir çay alabilirler ya da tuvalete falan gidebilirler. Sıkılmayın diye söylüyorum. Ben alınmam…İlk blogumda, yaptığım sakarlıkları şöyle bir gözden geçirip, hangi sakarlığı kaç kere yaptığım ve kendime çözüm olarak neler önerebilirim, listeledim. Sakarlıklarımı değerlendirirken de zorluk derecesine göre 1’den 10’a kadar bir Sakarlık Puanı (S.P.) verdim. İlk bölümü okuyanlar da gittikleri yerlerden döndüler ve yerlerini aldılarsa , başlayabiliriz artık…

İşte yeni sakarlık listem :

1- Diz kapaklarımı ofis sandalyelerinde dönerken masanın kenarlarına çarpma…

S.P. : 4 ( Çok sık başıma geliyor çünkü. Bu yüzden dizlerim sık sık oğlan çocukları gibi mosmor olur.)

Kaç kere?: Hımmm, sanırım sayamayacağım kadar çok.

Çözüm : Şu dizlikler işe yarar mı acaba? Ya da bütün masaların ayaklarını yumuşak bir malzemeyle kaplayabilirim. Offf çok zor benim işim!

2- Saçlarımı kurutmaya çalışırken , fön makinesinin arka motoruna saçlarımı kaptırma…

S.P. : 6

Kaç kere ? : Neredeyse her duştan sonra… “Ne var canım bunda ? “ demeyin sakın. Saçınızı kaptırmadıysanız bilemezsiniz. Hem canınız yanıyor, hem de ortalığı tütsülenmiş tavuk kokusu sarıyor…Saçların yoluk yoluk görünmesi de cabası:(

Çözüm : Duş almayabilirim, yok o olmaz. Saçlarımı kurutmayabilirim. Yazın iyi de, kışın habire sinüzit olmak istemiyorum. Saçlarımı, fön makinesine kaptırmayacağım kısalıkta kestirebilirim ya da kazıtabilirim. Şöyle, kelimi havluyla bir kurularım olur biter, ıyyy yok bu son dediğimi unutun! Fön makinesi kullanmayıp, klimanın önünde saatlerce oturarak ya da evin içinde koşturarak kurutma denemeleri yapabilirim.

3- Cam kapı içinden geçmeye çalışma…

S.P. : 8

Kaç kere? : 1 ( Düşünün… Deniz kenarında güzel bir cafe. Hava karanlık… Ama ben akşamüstünden beri oradaydım. Her zaman tuvalete gidip dönerken kullandığım cam kapının akşam olunca kapatılacağını nereden bilebilirdim ki:) Bir de adamların camları şaşırtıcı bir şekilde temizdi. Ben de kapının hala açık olduğunu düşünerek kapalı kapıdan geçmeye çalıştım. “Donnkkk” şeklinde bir ses duyuldu. Herkes güldü bana. Tabii karizma diye bir şey kalmadı haliyle:))

Çözüm: Sanırım her zaman, bir kapıdan girmeden önce, karşımda temiz bir cam olma olasılığını düşünerek elimle şöyle bir yoklamalıyım…Evet evet, böyle yapmalıyım…

4- Yataktan düşme…

S.P. : 7

Kaç kere ? : En az 10 kere yaşamışımdır bu durumu… ( Tabii konuyla ilgili çeşitlemeler de yaptım bu arada. Yataktan serbest düşme, yorgana dolanarak düşme, ayağa kalkar kalkmaz düşme gibi :)) Hatta çocukken bir keresinde yattığım somyadan yorgana dolanarak düşmüş ve gene yuvarlanarak divanın altına girmişim. Annemin beni arayan sesini duyup uyandığımda, başımı somyanın yaylarına çarpmıştım. Çok şükür artık bazalı yataklar var…Zaten somyada yatsam bile altına da sığmam artık:))

Çözüm: Hani şu bebek yataklarındaki korkuluklardan yatağın kenarına monte ettirmek iyi olabilir…Belki de emniyet kemeri görevi görecek bir düzenekle, kendimi yatağa bağlayabilirim…

5- Ampul değiştirmek için uğraşırken dengemi kaybedip, sağ kalçama sandalyenin köşesini batırma…

S.P. : 9 ( Sakın denemeyin! Çok fena olursunuz; benden söylemesi )

Kaç kere? : 1 (Daha ne olsun! Yeter de artar bile…)

Çözüm : Ampul değiştirme ya da boy gerektiren benzeri işlerde, taşeron kullanmak iyi bir fikir gibi geldi bana. Tabii balkonda duran merdiveni niye kullanmadığımı sorarsanız, bunun cevabı için “Tembellik Tarihim” isimli bir blog konusu bile çıkartabilirim biraz zorlarsam. Gerçi bir daha merdivensiz iş yapmak da cahil cesareti olur benim için; günlerce kalçam ağrıdı.

6- Elektrik kesikken, resim yapacağım diye tutturup, mum alevinde saç tutuşturma…

S.P. : 9 ( Bu da çok tehlikeli!!!)

Kaç kere ? : 1 ( Eee akıllandım tabii…)

Çözüm : Artık benim bu saçlarıma kesin bir çözüm bulmam gerekiyor. Gene tütsülenmiş tavuk kokusu! ( Bakınız madde :2 ) Bir de uygunsuz zamanlarda, aklıma estiği gibi, olduk olmadık işler yapma huyumdan vazgeçmem gerekiyor.

7- Ayağımda terlik olmadan, koşarak salona girme ve koltuğa istemeden tekme atma sonucu ayak orta parmağımı kırma…

S.P. : 10 (!)

Kaç kere ? : 1 ( Umarım…)

Çözüm: Kesinlikle evde mutlaka terliğimi giymeliyim. Öyle havaya baka baka yürümekten vazgeçmeliyim. Minicik parmak diye düşünmeyin. Haftalarca ağrısından duramadım vallahi. O kadar elimi, ayağımı burkmuşluğum vardır. Ama ben bu kadar ağrı çekmedim bugüne kadar. Siz siz olun terliğinizi ayağınızdan eksik etmeyin ; tecrübeme kulak verin:)

Evet! Gene bir hayli sakarlığımdan bahsettim. Yeter artık, moralim bozuluyor böyle listeleyince…Tabii bu liste, ben varolduğum sürece kabarmaya devam edecek, bunun da bilincindeyim. Bir dakika…Hay Allah! Benim yazımı bitirmem gerekiyor kusuruma bakmayın. Çalışma odamın ampulü birden patladı; değiştirsem iyi olacak… Aman yaa, üşendim…Şimdi balkondan merdiven getirmek yerine , şu sandalyenin üstüne çıkıversem mi acaba? Hadi görüşürüz:))

Not: Bu yazımı bütün sakarlara ithaf ediyorum:)

6 yorum:

Adsız dedi ki...

Benimle sakarlik yarisina var misiniz?:-) Bakin, sigaram kül tablamin centiginde yaniyor. Bilmeyip yenisini yakiyor, sol elimin isaret parmagi ile orta parmagi arasina tutturuyorum. Yaniyor. Canim bir tane daha istiyor, sag elimle yakiyor, agzimin kiyisina yerlestiriyor, cekistiriyorum dumani. Unutuyor, bir tane daha yakip sag elimdeki o iki parmagin arasina tutturuyorum. Dördü birden yaniyor. Ve ben bunu kulagimdaki sigaraya el atmak istedigimde farkediyor, popomla kendime gülüyorum. Simdi: Yarisa var misiniz, yok musunuz?:-) Bitmediiii. Bi yorum daha gelecek. Kolay kurtulamazsiniz, yok öyleee:_)
Pirmete

Adsız dedi ki...

Filmin basini kacirdim. 2. bölümden bile yeterli fikri edindim. Biraz aciyasim geldi size:-) Ikinci madde (kafa kazitma): Ciddi ciddi düsünün. Köklü cözümdür. Ben bunu 10 yil önce kesfettim. Ayrica madde altidaki o sac tutusmasi falan islerine ilac gibi gelir. "Agrisiz basim" modu yani:-)Vallaa bu diziyi bitirmeyin. Cizgi film tadinda. "Tembellik tarihi"nize de baslayin. Dizi halinde elbet. Tembelle sakar... Cok yakisir:-) Dost selamlarim, sevgilerimle.
pirmete

بerجesتe dedi ki...

sevgili yeşim,
inan yalnız değilsin bu âlemde! her iki yazını da gülümseyerek okudum.ve kendi sakarlıklarımı düşündüm ister istemez.yemek yaparken tırnak ve hatta parmak uçurmalardan tut da,ofislerde sandalyelere ayak,bacak ve ilaveten senden farklı olarak kafa çarpmaya-sık sık kalem düşürür ve almak için her eğilişim zonk sesiyle nihayete erer çün- kadar ne de çok ortak yönlerimiz var :)

ama yine de eline su dökemem nihâi tahlilde o ayrı :)

Yeşim Özdemir dedi ki...

Sevgili Pirmete... Artık öyle bir durumdayım ki kendi sakarlığımın sınırlarını tahmin edemeyeceğim bir boyuta geçtim:)En son ayağım kırıldıktan sonra sürekli kendime "Ben sakar değilim", "O , ben değilim" şeklinde telkinlerde bulunuyorum. 9 aydır işe yarıyor:))) Saçlarımı kıyıp da kestirseydim sizin yaptığınız gibi iyi olacaktı ama yapamadım işte. "Tembellik tarihim" konusunu da düşüneceğim mutlaka:) Sevgiler ve teşekkürler

Yeşim Özdemir dedi ki...

Ahh ahh sıfır akuzatif. Evimdeki lavaboların dili olsa da bir konuşsalar neler söylerlerdi acaba:) ( Kapakları hiç saymıyorum bu arada ) Ama şunu çok iyi biliyorum ki sakar sakarın halinden anlar:) Çok teşekkürler ve sevgiler...

Pusulasız Hayat Kitap Sesleri dedi ki...

Yeşom,
Sakarlık tarihini yeni baştan okumak ne hoş:))
Sevgilerimle...

Blogger templates

Blogroll

About