15 Haziran 2008 Pazar

Bir kadın- YEŞİM ÖZDEMİR

Share it Please

Her sabah işe giderken, aynı kavşakta görürüm onu… Kül grisi -kirden mi ya da doğal rengi mi öyle bilemiyorum- kırpık kırpık kesilmiş kısacık saçları ve güneşin altında iyice bronzlaşmış kırışmış yüzü ile kaç yaşında olduğunu hiç tahmin edemediğim bir kadın… Tuhaf bir kadın… Ya da alışkın olmadığımız bir kadın diyelim…


Kırmızı ışık yandığında, gözüne kestirdiği araçların camına yaklaşıp kimi zaman para, kimi zamansa sigara ister. Bazen durduk yerde gülmeye başlar. İşte o zaman, nikotinden sararmış ve bazıları eksilmiş dişleriyle daha da yaşlı görünür gözüme… Hafif kambur ve kavruktur görüntüsü… Üzerine birkaç beden bol gelen bir pantolonu belinden iyice boğdurur, mevsimine göre bol bir kazak ya da kısa kollu penye bir bluz giyer daima…

Bazen elinde bir sopa olur, bazen de bir cep telefonu… Zararlarından sıklıkla bahsedilen radyasyondan korunmak için mi, kendisine önemli bir hava vermek için mi, yoksa herhangi bir radyo istasyonunu dinlemek için mi bilemem ama cep telefonunu mutlaka kulaklıkla kullanır. Yeşil ışık yanmasına yakın yavaşça kaldırıma çıkar ve bir elinde sigarası, giden araçları el sallayarak uğurlar. Her sabah oradadır… Mutlaka…

Yine bir sabah… Yine bir kırmızı ışık molası… Aralık olan camımdan birisinin bana “Günaydın” dediğini duyarak, başımı sesin geldiği yöne çevirdim. Daha önce hep başka araçların yanında görüp uzaktan izlediğim kadın, bu sefer beni seçmişti! Neden olduğunu tam da kestiremediğim bir biçimde tedirgin olmuştum. Belli belirsiz bir sesle mırıldandım: “Sana da günaydın”.

Ama bir tuhaflık vardı o gün onda; çünkü her zamanki gibi gülümsemiyordu… “Nasılsın? İyi misin?” diye sordum merakla. Zaten bulutlu bakan gözleri hepten karardı:”Canım çok sıkkın”. Uzattığım sigarayı isteksizce aldı. O kadar mutsuz görünüyordu ki sormadan duramadım: ”Neden? Ne oldu ki?”. Sıkıntıyla derin bir nefes aldı:”Kocamla kavga ettik”. Bir an için şaşkın gözlerle öylece bakakaldım. Onun da bir kocası olduğu ve onunla kavga edebileceği hiç aklıma gelmemişti doğrusu. Neden böyle düşündüğüm konusunda da hiçbir fikrim yoktu aslına bakarsanız. Onu teselli etmek için umursamaz bir ses tonuna bürünerek “Amannn boş ver sen de! Üzüldüğün şeye bak! Kavga dediğin her evde olur…” derken buldum kendimi bir anda… Ümitsizce başını salladı sadece. Ne diyeceğimi bilemediğimden sustum.

Bir korna sesi ile birden irkildim. Yeşil ışık yanmış ve gitme vakti gelmişti ama ben gitmek istemiyordum. Elimle onu selamlayıp yavaşça ilerlerken, ikna etmek istercesine tekrar seslendim: “Sıkma canını! Olur böyle şeyler!” Dikiz aynasında giderek uzaklaşan görüntüsü içimi sızlattı bir an için. Evet! Tuhaf bir kadındı… Ama o bir kadındı… Bir kadın… Bu gerçeği bir daha hiç unutmadım…

Fotoğraf: http://persononfire.deviantart.com/art/Homeless-Woman-16071022

Hiç yorum yok:

Blogger templates

Blogroll

About