8 Haziran 2008 Pazar

Ruhaltında inecek var- KEREM OĞUZ

Share it Please
bu tepesi, çukuru bol vadinin üstünde
binlerce pasta mumu gibi dikili bütün ağaçları,
yedi göllerin her birini,
asılı kalmış bulutları
ve
ve çağlayan serin suyu
ortaya bir karışık misali
ben yaptırmışım gibi
gülüyor yüzün
gülüyor yüzün...

***

rahimler bebelenmeyi,
yavru kuşlar kanatlanmayı
ve fabrikalardan çıkan tonlarca beyaz kağıt
karalanmayı beklerken

hayatım içindeki tüm kötü niyetiyle
mokar karı gibi uzanmış,
bacaklarını açmış
doldurulmayı beklerken...

altımı dolduruyorum.
burun deliklerim kapalı

***


bir masanın iki ucundaydık,
masanın tam ortada meyve kasesi ve
kasenin de ortasında
artık tüketilmesi gereken bir armut vardı.

arkadaşım benden tuzu istedi.

gözlerimle masayı kolaçan ettim.
gerçekten de tek tuzluk vardı ve o da benim önümdeydi.

"armudun üstünde buluşulım" dedim,
tam orta noktayd orası çünkü.

anlaştık.
ikimizde uzandık.
tam armudun üstünde
bayrak değiştiren
atletler gibi
tuzu elden ele aktardık.

bir tembellik olimpiyatındaydık
bizler gerçek şampiyonlardık.

***

bir saati yok, tabii telefonu da.
bir iş yaptığını değil gören
duyan bile olmamış hiç

taşıdığı sükunet bir delininkine mahsus.

sur borusu ötse şimdi
vuuut vuuut diye
o yine böyle sakin kalacak.
yer sallansa da,
volkan da patlasa çamlıca tepesinden
lavlar böyle üzerine üzerine sıçrasa
ve bir yandan erise cildi,
tutuşsa saçları

o yine böyle olacak,

araba kaportasında uyuyan bir kedi gibi
o hep sakin kalacak.

***

işte en çok korktuğum buydu
sürekli olarak bu şekilde yazacak
bir ruh haline demir atmak.
fantastik bilinçaltı
takla attı ve
akla
ve
mantığa ait
her bir sgmi süpürdü attı halının altına.

şimdi sen bana bakıyorsun sanıyorsun ama
o ben değilim.

her dediğini anladım sanıyorsun ama
hiç bir boku anlamıyorum.

hiç bir dediğinizi anlamıyorum,
ben bu oyunu oynamıyorum...

K.

Resim: http://www.deviantart.com/print/42219/

Hiç yorum yok:

Blogger templates

Blogroll

About