1 Haziran 2008 Pazar

Sanat sanat içindir- AHMED CEMİL

Share it Please
az önce elmayı soymaya ve de dilimlemeye çalışırken bir gerçeğim daha çarpıldı suratımın tam orta yerine. ufak tefek tamirat işleri elimden gelir tamam ama kaba saba olanları sadece. incelik gerektiren işlerde elim yüzüme bulaşır hep. misal şu elmayı soyması ve dilimlemesi ne kadar basit görünür ve hatta öyledir di mi?

benim için değil işte.

çocukluğum ve hali hazırımın kankaları hafız ve fiko kardeşlerle emsallerine göre yüksek rakımlı bahçemizde sadece yıkamak suretiyle hatta bazen yıkamayarak ve bolca foşurdatarak yemeyi öğrendik biz elmalarımızı. ta ki geçen akşam artık saati ve dakikası kestirilemeyen ana haber bültenlerinin birinde elma, armut ve mahmutları bir nevi kimyasallarla mumladıklarını öğrenene değin devam etti bu foşurdak durum. yıkamayla çıkmıyormuş bu illet kimyasal. hoş bugüne değin kimbilir hangi çernobilin mikrobiklerini, nezleli tavukları, ruh hastası danaları, suraltı kesimli sucukları iç etti bu bünye ama olsun tedbir alalım biz yine de. hem bir nevi değişiklik olur dedik aldık meyve bıçağını elimize lakin bırakın helezonik biçimde soymayı, bir ince bir kalın kestiğim elma bilinmeyen bir topografik görünüm kazandı.

ondan sonraki dilimleme işlemlerini ve estetik yoksunluğunu kimse sormasın, darılırım valla. hem güzellik yarışmasına katılmayacak ya!
öyle de böyle de mideye inmeyecek mi sonuçta canına yandığımın elması.
neyse yine de umudumuz ab' de! allah nasip eder de 2030 da girersek ab’ye soymak zorunda kalmayız belki elmaları.

nerden nereye sanat dedik anlattığımız şeye bak. başlığı görüp içeriği okumaya başlayan biri, üç bilemedin beşinci satırda çoktan tükürmüştür bu sanatın içine ya! neyse..
devam edelim biz.

hah mutfak bağlantılı beceriksizlikten açıldı ya söz. doksan artı da önümüze yuvarlanan beraberlik şansını kaçırmayalım şimdi.
geçen gün canım nasıl da menemen istiyor. açtım dolabı yumurta biber hazır lakin domates yok. hadi kalk şimdi marketten domates al, öyle de bir rehavet var ki üzerimde her zamanki gibi. tam kapatırken buzdolabını gözüme tat salça takıldı. neden olmasın. sonuçta domatesin birinci olmasa bile en nihayetinde ikinci kuşak akrabası. yaptım valla.
salçalı, sivri biberli menemen. çok da güzel oldu. bilmiyorum bu bir ilk midir yurdum mutfaklarında ama bizim mutfakta son olmayacağı kesin!

sanatsa al işte bu da bir sanat kardeşim!
çekmeyin diyorum size. biz sadece arkadaşız.

Fotoğraf: http://duhcoolies.deviantart.com/art/Newton-s-Apple-31376749

1 yorum:

Yolcu dedi ki...

elma soymak zordur ama ya neden basit olsun.Ben de patatesi soyamıyorum,ziyan oluyo yarısı:)

Blogger templates

Blogroll

About