15 Haziran 2008 Pazar

Ağlayan bebek, çocukluğum, babalar günü- TUĞBA

Share it Please

Uzaklardan gelen ağlayan bebek sesi, gecenin sessizliğini bölerken zihnimde şimşek gibi çakan soru işaretlerinin oluşmasına da neden oluyordu ister istemez. Uykudan uyanan, acıkan, konuşamadığı için derdini ağlayarak anlatmaya çalışan bir bebek olamaz mıydı ? neden olumsuz düşüncelere kapılmıştım ? Saatin 02:00 olması mı, bir süre geçmesine rağmen hala devam etmesi miydi beni endişelendiren ?

Orada mısın....Sustun ? yazan mesaja, ''Bir bebek ağlıyor..Ses uzaktan geliyor ama çok net duyabiliyorum'' yazdım zihin karışıklığımı paylaşarak. ''Annesi doyurunca susar merak etme'' diyordu gelen yanıtta ama susmuyordu ki..Bir süredir devam eden karışık düşüncelerin etkisiyle, ''Yoksa, geleceğine, yalnızlığına, kimsesizliğine mi ağlıyor ? dedim içim sızlayarak. ''Bak işte öyleyse bu kötü...Hala devam ediyor mu ağlama sesi? Balkona çıkıp daha iyi dinlesene ?


''Ben de bunu düşünüyordum zaten’’...Bir dakika...Sustu...Evet, ağlama sesi yok artık...

''Hadi rahat ol Demek ki, annesinin kollarında’’

Öyledir değil mi? evet evet başka ne olabilir ki? rahatım artık....

Düşündüğüm gibi olsaydı, şimdiye kadar polis ya da ambülans gelmez miydi? Yakın çevredeki evlerden duyan olmaz mıydı ? Evet, mutlaka annesinin kollarında yeniden uykuya dalmıştır ağlayan bebek.

On dakikaya ne düşünceler, senaryolar sığdırdığımı fark edince, çocukluğum geldi aklıma. Eve geliş saati geçtiğinde balkon penceresinin önünde babamı beklerdim eğer gecikeceğini haber vermemiş, ya da şehir dışına çıkmışsa. Dilimde bir şarkı, zihnimde sorular olurdu, ''nerede'', ''neden gecikti'', ''nasıl gelecek''le başlayıp bahçe kapısında gördüğüm anda mutluluğun verdiği rahatlıkla boynuna sarılmak için koşarken. Basamakları sayardım, zile basacağı anda kapıyı açıp, ''seni bekliyordum'' demek için. Gülerek içeri girdikten sonra antep fıstıklı ''damak'' çikolatası görünürdü yemekten sonra açmak şartıyla. Verilen sözü unutmak için gereken süre beş dakika olurdu genellikle ve yedinci dakikada çikolata çoktan mideye doğru yol almış olurdu.

Uzun zaman geçti üzerinden çocukluk yıllarımın. Büyüdüm, orta yaş grubunda yol alıyorum ''zaman çabuk geçiyor'' sözünü doğrulayarak. Geciktiği zaman hala balkon penceresinin önünde yine babamı bekliyorum, bu kez elimde telefon ''acaba şarjımı bitti ?'', ''neden telefonu açmıyor ?'', ''gürültüden duymuyor mu ?'' ''geldi de bahçeyle mi uğraşıyor yoksa ?'' sorularıyla. Bahçe kapısında gördüğüm anda rahatlığın verdiği mutluluk ve tebessümle kapıya doğru koşarcasına yürürken, dilimde ''babamla benim şarkılarımızdan'' Nur Yoldaş'ın ''Sultan-ı Yegah''ı ile Nilüfer'in ''Kar Taneleri'' oluyor o kısa süreler içinde.

Babacığım..Senden o kadar çok şey öğrendim ki bugüne kadar. Nereden başlasam anlatmaya ... Yürürken düşmemek için verdiğin desteği, okula gitmeden aşıladığın Atatürk sevgisini, örneği az rastlanır kitaplığını kullanmayı, araba kullanmayı, doğru, dürüst olmanın ne kadar önemli olduğunu, sakinliği, ''bin düşünüp, bir konuşmayı'' , sevgiyi, hayatı....

Çocukken ''babana daha çok benziyorsun ''derlerdi, büyüdükçe annemden de özellikler, benzerlikler aldım şimdi ikinize de benzetilmek ne kadar mutlu ediyor. Çok şey öğrendim ve o kadar çok şey öğreneceğim ki birlikte olduğumuz sürece....Konservatuvar sınavlarında şehir şehir gezerken, kurs dönemlerinde benimle öğrenci yurdunda kalırken hep desteğimdin, yanımda olman keyifti.. Yıllar önce, İzmir'e ilk kez seninle gitmek, teleferik'e binmek, Bornova, Karşıyaka, Narlıdere, Urla, Çeşme'de gezmek ne büyük keyifti bilir misin ? Dedim ya en büyük desteğimdin hala da öylesin. Zaman da yıllar da geçse devam ediyor alışkanlıklar. Yaşlarımız büyüse de sizlerin yanında hep çocuk kalıyoruz.


Bugün, Babalar Günü. Varlığından mutluluk hissettiğimiz, uzaklarda, farklı yerlerde, ya da dönülmez yollarda oldukları için hüzünlendiğimiz, ''baba'' olma mutluluğunu tadamasa da yüreğinde hisseden, kollarına almaya doyamaz, gözünden sakınırken kara toprağa vermek zorunda kalan, evlat acısı yaşayan, Ömrünün ikinci ya da son baharında olan, ailesiyle ya da huzurevi'nde yaşayan, mutlu ya da mutsuz...... BABALARIN, BABALARIMIZIN GÜNÜ.

Unutmayalım, unutturmayalım, ''bir gün''le sınırlı kalmadan yarınlara da erteleme yapmadan sevgimizi gösterelim. Hayat hem uzun hem de çok kısa....

''Babalar Günü Kutlu Olsun.''

resim kaynağı: http://www.ibupediatri.net/images/ataturk_HS.jpg

Hiç yorum yok:

Blogger templates

Blogroll

About