22 Haziran 2008 Pazar

Susamış ruhlar- MEHMET SAĞLAM

Share it Please
Her şeyi, her yeri ve herkesi didik didik tarıyoruz; ama o şeyi, o neyse o, onu bulamıyoruz...

Herkeste dillendirilmeyen bir susamışlık, farkına varılmamış gizli bir bıkkınlık ve yüzlerden apaçık okunan bir gönül yorgunluğu var.

Ruhumuz mu acıktı, bilincimiz mi susadı, bedenimiz mi bıktı, bilemiyorum; fakat süregiden bu yeni dünya düzeninden -bir avuç insan dışında- memnun olan kimse yok galiba.

Ne yapsak tatmin olamıyoruz. Öyle ki:
- Lüks arabalara, batmayan yatlara, konforlu katlara,
- Alışveriş merkezlerindeki sonsuz seçeneklere,
- İnternet’e, cep telefonuna, uydu antenine,
- Teknolojinin sunduğu binlerce mucizevî ürüne,
- Özel hayatlara, özel okullara, özel banka kasalarına,
- 10 dakikada katarakt, 4 saatte kalp ameliyatına,
- 7 saatte Amerika’ya, 17 saatte Çin’e,
- Para olunca dünyayı satın alabilme gücüne,
- Bireyselliği, özgür ifadeyi ve cinsel tatmini bütün çağlardakinden daha fazla elde etmiş olmamıza rağmen tatminkâr değiliz.

Neden?... Sahip olduğumuz bütün bu olanaklara, sabahtan akşama boş kalmayan midelerimize rağmen, neden hâlâ bir şeylere aç ve susuz; böylesine sıkkın, bıkkın ve mutsuzuz?!

Gerçekten neden bir aralıksız arayıştayız:

Kâh âşık olmayı deniyor; kâh derin dostluklar kurmayı...

Kimi zaman delice eğlenmeyi, bazen bir koltukta sızıp kalmayı...

Maske takıp rollere bürünmeyi, kalabalıklara nutuklar atmayı...

Mabetlere kapanmayı, daha fazla ibadet etmeyi...

Fallardan, muskalardan, yatırlardan medet ummayı...

İş kurup meşgul olmayı, şans oyunlarından zengin olmayı...

Filmlerdeki senaryolarda, romanlardaki hayatlarda ipuçları bulmayı...

Her şeyi, her yeri ve herkesi didik didik tarıyoruz; ama o şeyi, o neyse o, onu bulamıyoruz... Ruhumuzu doyuracak, susuzluğumuzu giderecek o şeyi..

.

Belki de yanlış yollarda yürüyor, yanlış yöne bakıyor, yanlış yöntemler deniyoruz!

Yoksa biz insanlar hep böyle miydik, böyle mi kalacağız? Aç ruhluluk insanlığın kaderi mi, ne?!

Ne bileyim, arayış bitince hayat biteceği için, belki de bu üç kuruşluk huzur arayışı zaten insan olmanın bir gereğidir.

Sözün özü; ruhsal açlığımın kökenine ben bir türlü inemedim dostlarım! 22 ülke, 200 şehir, binlerce kasaba; hiçbiri doyurmadı beni; kesmedi açlığımı ne doğal yaşam, ne modernizm, ne post-modernizm.

Neden, neden, neden!? Bir bilebilsem sizlere de duyuracağım; ama.

Resim: George Hillyard Swinstead


Hiç yorum yok:

Blogger templates

Blogroll

About