29 Haziran 2008 Pazar

Sağlaklar dünyasında solak olmak- NİHAL YETKİN

Share it Please
Biz solaklar daha bebekken "Eller gider Mersin'e biz gideriz tersine" misali sol elimizi bol bol ve becerikli bir şekilde kullanmaya başlar ve etrafı şaşırtırız önce. Ne de olsa sağlaklar dünyasıdır burası, dikkat çekeriz hemen. Kimimizin ailesi diğer ele geçmemiz yönünde psikolojik baskı yapar, "bak bu cici elin, onu kullan" diye. Bilmezler ki bu beynin işleyişinin bir yansıması ve dayatmalar zararlı olabilecek. Kimimizin ailesi ise benimki gibi sevgiyle kucaklar bu durumu, "biliyor musunuz bizim çocuk solak, zeki olurmuş solaklar"ya da "sadece ne farkeder ki ha o el ha bu el" diyerek…

Yazarın dediği gibi "bir kitap okudum ve hayatım değişti" diyemeyeceğim bugüne kadar, ama birkaç sene önceydi, bir dükkana girdim ve solaklığıma ve geçmişe bakışım değişti, aydınlandı. "Sol Elim" diye bir mağazaydı bu. Müze gezer gibi merakla her bir parçayı inceledim ve hayretler içinde kaldım. Her şey sağlaklar için düşünülmüş önce... bizim akla gelmemiz çok yakın bir geçmişe gidebilir ancak…

Makasın önünde durdum ve düşündüm, ne zorlanırdım geçmişte diye, kesme yönü bana ters geldiğindenmiş meğer. Sonra dolmakalemi inceledim, demek dolmakalem kullanmayı da bu yüzden sevmiyormuşum dedim içimden. Benim yazış yönüm ters kalıyormuş meğer. Ya cezve, uzun süre kahve yapmayı hiç sevmedim, cezvenin tutuşu bana tümüyle tersmiş de ondan. Bir yandan bizler için üretilmiş bu ev eşyalarına bakıyor, bir yandan da geçmişe gülümsüyordum. Satıcı çocuk alışkındı bu tepkilere. "Pardon, bir saniyenizi alabilir miyim, şu duvar saatini bir okur musunuz?" dedi. Tereddütsüz bir şekilde "3'e çeyrek var" dedim."Bir daha bakın bu saatte bir şey var, farkettiniz mi?"dedi. Bir değil defalarca baktım ama nafile. Sordum sabırsızca, "eee,söyleyin nedir burada farklı olan?Solaklıkla ne ilgisi olabilir ayrıca?" Çocuk güldü, zafer kazanmış bir edayla: "akreple yelkovan yer değiştirmiş burada, bu saati sadece solaklar rahatça okuyabiliyor, sağlaklar bakar bakmaz bu değişikliği bize iletiyorlar."dedi.Bir yaşıma daha girdim ben de! Derken solak müşteriler olarak birbirimizle sohbet etmeye ve anılarımızı anlatmaya koyulduk. "Siz de benim gibi geceyarısı odamdan çıkmam gerektiğinde kapının kulp tarafına değil de diğer boş tarafa elinizi atıyor musunuz?Bilinçaltımız sol tarafta kulp olması gerektiğini iletiyor bize, ne ilginç değil mi, gündüzleri ve yıllarca tekrar edilen bir davranış bilinç yarı yarıya uykudayken yerini bilinçaltına bırakıveriyor!" "Ben insanlarla tokalaşırken hemen sol elimi uzatıyorum, sonra yanak yanağa öperken birbirimizi, yine herkesin tersine önce soldan başladığım için bol bol çarpışma yaşanıyor!" "Sporda avantajlıyız ya, tam da bu yüzden, hele de teniste, boksta solaklar sağ gösterip sol vuruyorlar ya bayılıyorum izlemeye bu maçları" "Dil öğrenimine ve matematiğe de yatkın oluyoruz genelde" "Öğrenci olmak zor ama…Sınavlarda sol kolçak bulmak bir dert, en fazla üç tane oluyor,dershanelerde, ee biz de dil bölümündeyiz,üç kişiden fazla oluyoruz her dönem, döne döne yazmaktan oramız buramız tutuluyor, solak tasarımcılar yöneticiler uyuyor mu?" gülüyoruz sonra. Garip bir sevinçle oradan uzaklaşıyoruz, bu kadar solağı bir daha nerde bulup bunlardan bahsedip gülüşürüz ki...

Solaklık bence ne çok ayrıcalıklı ne de hayatı zindan eden bir durum. Diğer solakları bilmem ama bana solaklık tektip düşünüşe aykırı olma hali gibi gelir. "Evet, böyle de yazabilirim, böyle de topu atabilirim, böyle de düşünebilirim vs." diyorsunuz insanlığa bir şekilde. Leonardo da Vinci'nin sırf değişik bakış açıları geliştirmek için sol eliyle bir şeyleri düzenli olarak çizmeye zaman ayırdığını da bu noktada hatırlatayım. Ama sonuçta solak doğulur, olunmaz, belki de solaklık aykırılıklar içinde aykırı görünmek için olunamayan yegane haldir, ne dersiniz?

Resim: http://www.paulneaguhyphen.com/pictures/art_hand.jpg

3 yorum:

Pusulasız Hayat Kitap Sesleri dedi ki...

Solağım, solak olmayı ve sol elimi seviyorum.
Sol elim, emekçi, vefalı elim benim.:))
Sevgilerimle:)

Adsız dedi ki...

geçen gün gazetede yine solaklık üzerine yeni araştırmalardan bahseden bir yazı vardı. Olumlu olumsuz tarafları ile ele alınan..Ne kadar farklı olduğumuzu yıllardır yapılan araştırmalar da gösteriyor değil mi? Sevgilerimle...

Adsız dedi ki...

Yaa ben niye salak degilim yaaa?..:-) Biliyordum bu yazini Nihalcigim. Yine severek okudum. Sana... iyi tatiller diliyorum. Ben tatilligim artik:-( Sevgilerimle.

Blogger templates

Blogroll

About