19 Temmuz 2008 Cumartesi

Tuz- FULYA

Share it Please

Ben her sabah kirpik diplerime çekiyorum seni. Gözümün kavisinde uyuyor oluyorsun daha. Kırpmıyorum gözlerimi uyanırsın diye. Sabah mahmurluğuyla gözümün bebeğine sarılıyorsun.

Ben her sabah saçlarıma sürüyorum seni. Biraz yosun, biraz limon ve biraz da deniz kokuyorsun. Ve savuruyorum yürürken saçlarımı. Her adımda içime doluyorsun.

Ben her sabah avuç içlerime saklıyorum seni. Kader ve hayat çizgilerim arasından bana gülümsüyorsun. Yüzüme yaklaştırıyorum elimin ayasını. Yüzün kadere dönük, hayata hiç bakmıyorsun.

Ben her akşam kareli bir örtü üzerine ekmek ve su koyuyorum senin için. Hep eksik hep eksik kalıyorsun. Baş parmağım ve işaret parmağımın açıverince, soframdaki tuz oluyorsun.

Ben her gece "iyi geceler" diliyorum sana. Sesimi duymuyorsun. Ben gözlerimi kapıyorum, gözkapaklarıma hapsoluyorsun. Ellerimi gözlerime bastırdıkça "gitme" diye, çoğalıyor çoğalıyorsun.

Ben tüm gün içimde taşıyorum seni. Gün sonunda içimden taşıyorsun. Gözümün kavisinde daha fazla tutamıyorum seni, akıyorsun. Akıp saçlarıma bulaşıyorsun. Ellerimi saçlarımda gezdiriyorum avuç içlerimde ıslanıyorsun. Sonra bir güneş yükseliyor ellerimden kurutuyor herşeyi. Sen gün sonunda yaraya basılan tuz oluyorsun...

Hiç yorum yok:

Blogger templates

Blogroll

About