12 Temmuz 2008 Cumartesi

Karpuz- NİHAL YETKİN

Share it Please
Biz Türkler karpuzu çok severiz. Yaz deyince dondurmanın en ciddi rakibi olarak o gelir aklımıza.

Çocukken bilmece olarak sorarız onu: Yeşil mantolu, siyah düğmeli, sarı-beyaz-al fistanlı diye ya da Allah yapar yapısını, demir açar kapısını.

Büyüdükçe pek çok atasözünde karşımıza çıkar: Bir koltukta iki karpuz olmaz deriz, karpuz kesmekle yürek soğumaz deriz, kavun karpuz yata yata büyür deriz. Deyimlerimiz de bol bol nasibini alır ondan: Ağaçta karpuz bitmek, ayağının altına karpuz kabuğu koymak, karpuz eşekten düşmüş karpuza dönmek, eşeğin aklına karpuz kabuğu düşürmek bunlardan yalnızca birkaçı. Bu arada güzel bir filmde öne çıkan bir deyimi unutmamalı: Karpuz kabuğundan gemiler yapmak.Manilerimizde de rastlarız ona. Örneğin gelin muzip bir gelin-kaynana manisine kulak verelim: Ak karpuz kara karpuz/Kaynanalar çok arsız/Arsız olursa olsun/Oğlun durmuyor yarsız.

Benzetmelerimizde de kucak açarız ona, örneğin karpuzcu göbeği deriz, karpuz lamba deriz, karpuz kol deriz.

Özellikle ünlülerimizin diyetlerinin vazgeçilmez bir öğesidir. Doktorlardan çok onların ağzından duyarız vücuda ne denli faydalı olduğunu.

Karpuzu tek başına yemeyi de çok severiz, peynir ve ekmekle de yemek niyetine yediğimiz olur. Onu tadıyla yemek öyle önemlidir ki karpuz standının önünde hiç tanımadığımız kişilere bile sırf ellerini karpuza bilirkişi edasıyla vurup çıkan sese göre seçtiklerini gördüğümüz an rahatça karpuz seçtirebiliriz, talepte bulunduğumuz kişi memnuniyetle bizlere yardımcı olur.

Efendim, bana müsaade mi diyorsunuz. Durun canım, daha karpuz kesecektik!

Fotoğraf: http://www.bitkiselrehber.com/wp-content/dosyalar/2008/05/karpuz.jpg

Hiç yorum yok:

Blogger templates

Blogroll

About