25 Mayıs 2008 Pazar

...-KEREM OĞUZ

Share it Please
dikeninden değil,

renginden,
kokusundan,
ya da formunu sevmediğinden
hiç değil.


ucuz diye ekmezdi
bahçesine gülleri
"fukara çiçeği" derdi onlara

ne ekerdi derseniz
saksıda bir orkide,
kırılgan bir asya çiçeği.
Köşede bir yerde süs zeytini
hadım edilmiş bir tabiat şaheseri
ve daha adını bilmediğim
artistik budamalı başka ağacımsılar,
aslan yelesi gibi, değişik çiçeğimsiler...

padişahın haremi gibiydi,
güzel çoktu bahçede ama
aşk yoktu...

***

üzmek istemedim ben hiç
ne pirinç pilavını
ne de tarhanaya dilimlenmiş
ekmek lokmalarını

arkamdan ağlamasınlar diye
yuttum hep onları

üzmek istemedim ama
yutmak da istemedim hiç
ve patlayan bir volkan gibi
püskürttüm lokmalarımı
en güzel yerine evin
ve en yeni eteğine annemin

ekşi bir koku burnumda şimdi
ve tülde asılı kalan tek bir pirinç tanesi.

üzmek istemedim ben
ne nur yüzlü annemi
ne de sırtında yüzlerce kilo yük taşıyan
delikanlı yüzlü babamı

deli sanmasınlar diye beni
yuttum tüm laflarımı

***


herkes sanıyor ki
kafanız o biçim de
neşeden bu patırtı

ağlayan keman sesi
tamamlarmış gibi eksik dişlerinizi

gittikçe artan
adeta fokurdayan bir
darbuka sesi hasıl
sulukule sokaklarına

tıpkı büyücü tamtamları gibi
saklasın mı isterseniz
yoksa korusun mu
beyaz pisliklerden sizi...

***

"iki ayı var sanki kalbimde tepişen"

işte böyle başlayacaktım yazmaya
ama şiirsel olmadı hiç
abartmak istedim,
kulağa güzel gelsin diye
ve şöyle başladım;

biri tan kızılı
öteki mavi pullu
iki ejderha var kalbimde
öfke nöbetlerinde

boyları bir, huyları bir
en kötüsü de ateşleri bir

yakıyorlar beni sürekli
cehennemin en derin
dehlizlerinde

Resim: http://pearleden.deviantart.com/art/Between-wolves-and-dragon-74139126

Hiç yorum yok:

Blogger templates

Blogroll

About