28 Eylül 2008 Pazar

Pide ve Davulcu Sorunsalı- YEŞİM ÖZDEMİR

Share it Please
Ramazan ayı geldiğinde hani “Ner’de o eski Ramazanlar” diye başlayan cümleler kurmak adettendir ya –gerçi haklılık payı kesinlikle var bence- işte ben de onu yapacağım. Hiç unutmam Miralay Orhan Bey’le bir gün Tarabya’daki yalının… Yok; konu Ramazan’dı değil mi? Eeee yaş kemale eriyor yavaş yavaş; tamam tamam toparladım… Bugün iki önemli konuda kendimce haklı şikayetlerimi dile getirmek istiyorum: “Pide” ve “Davulcu”…

Çocukluğumdan beri her Ramazan geldiğinde , bize en yakın fırına gönderilip pide kuyruğunda beklerken burnuma gelen o mis gibi kokuyu unutmak ne mümkün? Eve gidene kadar ucundan koparta koparta yerdim mutlaka, annemden azar işitme pahasına. Biz küçüktük de ondan mı her şeyin tadı bu kadar güzel geliyordu bilemiyorum; ama ne tavuklar eskisi gibi lezzetli şimdi, ne şokellalar, ne de pideler… Eve geldiğimde önce biraz azar yerdim, sonra da içine tereyağı sürülmüş sıcacık pide!

Bu sene de her sene olduğu gibi büyük bir hevesle, denk geldiğim fırınlardan ve bakkallardan sayısız pide aldım ama bir çoğu hayal kırıklığıyla sonuçlandı. Çünkü bir kere adını doğru koyalım; onlar pide değil!!! Sadece “pide” süsü verilmiş ekmek hamuru. İkisi aynı şey mi yani? Ekmek hamuruna pide şekli verildiğinde yılların ekmeği, kendisini pide mi zannetmeye başlıyor ya da bu konuda kendisine hipnozla telkinde mi bulunuluyor? “Üçe kadar sayacağım. Uyandığında kendini pide zannedeceksin. Biiirrr ikiiii üççç!”. Ekmek hiç, üzerine yumurta sürülüp çıtır çıtır kızarmış bir pidenin yerini tutar mı? Hem ikisinin de yeri ayrı yani… Örneğin reçel yemeyi düşünüyorsam ille de ekmek isterim. Şimdi çocuk seçen anneler gibi onun da kalbini kırmayayım. Neyse… Bu konudaki şikayetimi en kısa sürede Fırıncılar Odası’na bildireceğim. Belki seneye bu gidişe bir dur denilir de ağız tadıyla gerçek pideler yiyebiliriz.

Gelelim davulculara… Çocukluğumdan beri korkarım ben davulculardan. “Niye?” derseniz… Gecenin sessiz karanlığında , adamın birisi hiç çekinmeden avaz avaz bağırarak davul çalıyor. Tabii çocuk aklımla bu bana hep korkutucu gelmişti o zamanlar. Çünkü düşünsenize öğrendiklerimizi: “Bağıra bağıra konuşulmaz”, “Şşşşt gürültü yapma komşuları uyandıracaksın!”, “Gece sokakta kalınmaz!” … Şimdiiii…
Bize “sakın yapma” denilen her şeyi yapan ve o tatlı uykumun en güzel yerinde sıçrayarak uyanmama sebep olan adamdan korkmayıp da ne yapayım?

Haaa büyüdüm de ne değişti? Hiçbir şey… Ama psikolojik açıdan bakacak olursak bazı korkularımızın temelinde, çocuklukta yaşadığımız deneyimlerimizin yattığı bilinmiyor mu? Yani gene sıçrayarak uyandığım gecelerle dolu bir ay geçirdim anlayacağınız. Üstelik kabusum daha da beter bir halde geri gelmişti. Çünkü en azından eskiden davulcular bir mani söylerdi:

Davulumun ipi kaytan
Kalmadı sırtıma mintan
Virin ağalar bahşişim
Alayım sırtıma bir mintan

Bir ritm tuttururdu: “Dangada dan dangada dangada dan dangada”

Sonra başka bir mani söylerdi:

Eski cami direk ister
Söylemeye yürek ister
Benim karnım tok ama
Arkadaşımın canı börek ister

Sonra başka bir ritme geçerdi: ”Dangada dan dan dangada dan dan”

Şimdiki davulcularda ner’deeee? Sevgili davulcumuz başlıyor çalmaya “Dangada dangada dangada dangada” … Dümdüz, ne ritm var ne başka bir şey… Mani mi? Unutun gitsin! Bir de matah bir şey yapmışlar gibi kapıya gelip bahşiş istemeye başladılar şimdilerde: “Bayramın mübarek olsun abla!”. İçimden: “Sen miydin gecenin köründe acayip acayip davul çalıp beni uykumdan sıçratan o adam? Gidip Burhan Öçal ya da Okay Temiz’den bir ders falan alsana! Bir de üstüne para mı vereceğim yani?” diye avaz avaz bağırmak geçtiği halde, iki tane izbandut gibi pala bıyıklı adamı görünce nazikçe gülümseyerek: “Yaa kusura bakmayın. Hiç bozuk param kalmamış” demekle yetiniyorum. “Biz bozarız abla, canın sağolsun!” dediklerinde ise bahşişi vermekten başka bir çarem kalmıyor haliyle. Evet, ben bir korkağım; haklısınız. Ama bu iri yarı davulcuların bir öfke nöbetine kapılarak tokmaklarını kafamda kırmayacaklarının garantisini bana kim verebilir ki? Eğer bir “Davulcular Odası” varsa oraya da bir dilekçeyle mağduriyetimi bildireceğim.

Evettt…Bir Ramazan daha böyle sahte pideler ve ritm yoksunu davulcularla geldi geçti işte ve ne yazık ki bana ayrılan sürenin de sonuna geldik. Bir sonraki Ramazan’da buluşmak ümidiyle esen kalın! Hepinize iyi bayramlar diliyorum. Bana her gün bayram; bence size de öyle olsun…

Hiç yorum yok:

Blogger templates

Blogroll

About