21 Eylül 2008 Pazar

"Gülpembe" ile yaşadığım özlem- TUĞBA

Share it Please
Geçen hafta, rüyamda gördüğümden bu yana sürekli seni düşünüyor, sabah olmasını istemiyorum, sadece rüyada yapabilme şansı bulduğum sohbetine doyabilme ümidiyle. Ne güzel konuşuyordun, ailemizin en yeni üyesi, Emre'yi kucağına verdiklerinde, babamın, amcamın, halalarımın, çocukluklarını, muzipliklerini anlattığın aile meclisinde.

Pastalar yeniyor, çay içiliyordu eski günlerdeki gibi. Yine hep birlikte, birinci katın salonuna doluşmuştuk etrafında toplanıp, anlattıklarını dinlerken. ''Tuğba nerdesin?'' diyen ses olmasa kimbilir ne sohbetler edecektik ama uyanmıştım işte, nerede olduğumu anlamaya çalışıp, ''Babaannem nerde, gitti mi'' ? derken.

Rüya mıydı yaşadığım güzellik, az önce karşımda oturan babaannem, nerede? Neden çağırdınız, bensiz olmaz mıydı çağırmanızı gerektiren durum ?,Hiç olmazsa biraz daha uyusam, biraz daha konuşabilseydim Babaanneciğimle ? Hem daha boynuna bile sarılamamıştım çayıni içsin diye beklerken. Yok işte, yok.

Çocukluğumdan itibaren en sevdiğim aile büyüğü, nasihatlarını dinlerken sıkılmadığım, annem babam olmadan gezmelere, tatillere gittiğim, yanındayken hiçbir şeyden korkmadığım, en özel insandın. Bayramlarda elini öptüğümde, en çok harçlık veren, iİlkokul dördüncü sınıfta pekiyi ile geçince daha erken denmesine rağmen söz verdiğin için ''Pinokyo'' marka mavi bisikleti hediye eden de sendin.

Canı sıkıldığında ona şarkılar söylerken, ''çok sevdiğim bir sanatçı vardı, Yelda Gürani adında.Gramafonda şarkılarını dinlerdim. Onun adını vermek istedim sana, olmadı ama müzik sevgisini vermişiz bu iyi olmuş diyerek, konservatuar sınavlarına girmeyi destekleyerek, mutlu eden çok sevdiğim büyüğüm. Ne kadar çok güzellik yasadık, ne kadar sıkıldık yolunda gitmeyen işlere.

Suratımı asıp yanına geldiğimde ''kim üzdü seni'' derken nasıl da güç alırdım varlığından, beni korumandan. Annem babam senin yanında bir şey demezlerdi ya bir yerlere giderken beni de götürmene, uçardım mutluluktan her defasında.

Sonra büyüyüp aşık olduğumda gözlerimdeki pırıltıyı, gözyaşlarımı gizleyerek, kimseyle paylaşmadığım ayrılık hüznünü ilk fark eden de sendin ''çok sessiz, bir sıkıntısı var ya hayırlısı'' diyerek anlatmamı beklerken.

24 Temmuz 2000 yılındaki dönüşü olmayan gidişinden beri öyle arıyorum ki seni. Ne anılar, ne şarkılar..Yıllar geçtikçe daha da büyüyor özlemin. Geçen gün, poz vermeyi sevmediğin için habersiz çekilen fotoğraflara bakarken, bir tanesinde yarı gülümseyen bir ifade gördüm. Hani hastaydın, herkes yanındaydı ve amcamın kızı yeni doğmuştu. Yüz ifadesi, iri gözleri, uzun kirpikleri, kalın kaşları ile ne kadar sana benziyordu Elif Mirza. Gülüyordun torununa bakarken.
Az önce radyoda, aklıma seni ve anılarımızı getiren Barış Manço'nun da babaannesi için bestelediği ''Gülpembe'' şarkısı vardı. Gözlerim nemlenerek eşlik ederken, seni son kez görmemi sağlayan arkadaşımı minnetle andım, ''iyi ki o hafta sonu erteleme yapmadan, Mersin'e gidip, babaannemi görmüşüm'' dedim. İyi ki görmüşüm son kez seni.

''Dudağımda son bir türkü Gülpembe/ Hala hep seni söyler/ seni çağırır gülpembe/ Gözlerimde son bir umut gülpembe/ hala hep seni arar seni bekler gülpembe............''
Babaanneciğim..Ellerini öpüp boynuna sarılamayacağım bir bayram daha yaklaşıyor. Gittiğinden bu yana eskisi kadar kalabalık değil bayramlar, eş dost sohbetleri. O o meşhur akşam yemekleri de azaldı.

Bayram yaklaşıyor babaannem ..Ellerini öpüp, boynuna sarılamayacağım bir bayram daha geliyor..Biliyorum yanımızda olacaksın göremesek, dizlerinin dibinde oturamasak ta..Sohbetlerimizde, geçmişi yad ettiğimiz güzel anılarda başrolü oynayacaksın.. Sevgiyle, hasretle anacağız seni ve dönüşü olmayan yere uğurladığımız sevdiklerimizi...

Bir yerlerden tebessüm edeceksin bizlere.. Seni çok sevdiğimizi bileceksin yine.. Seni çok özlediğimizi anlayacaksın sözlerimizden, gözlerimizden…

Babaanne..Babaanneciğim seni çok özledim..
.

Hiç yorum yok:

Blogger templates

Blogroll

About