23 Kasım 2008 Pazar

Hakkını ver- YEŞİM ÖZDEMİR

Share it Please
Sadece kendin için; kendi ruhunu beslemek adına… Tüm algıların açık yaşamalısın. Tadıyla, kokusuyla, dokusuyla, sesleriyle, hissederek. Kendin için en iyisini keşfetmeye çalıştığın bir yolculuğa çıkmışsın gibi düşün.

Deniz kenarında otururken, denizdeki mavinin tonlarını, griyi, yeşili , hatta kahverengiyi fark ediyor musun? Dalgaların büyüklüğünden tuhaf, ürküntüyle karışık bir haz alıyor musun? Dingin bir denize bakarken, o sakinlik, senin ruhundaki fırtınaları da dindiriyor mu? Havadaki iyot kokusunu hissediyor musun? Bulutların suya yansımalarını izleyip, küçüklüğünde yaptığın gibi, yine “bulutları bir şeye benzetme oyunu” oynuyor musun kendi kendine? Rüzgârla yüzüne vuran küçücük tuz zerreciklerini hissedip gülümsüyor musun? Uzaktan geçen bir yelkenliyi görüp onun içindekileri ve nereye gittiklerini tahmin etmeye çalışıyor musun? O teknede olup gitmeyi düşünüyor musun ya da?

İnsanlarla ilişkilerinde karşındakinin gözünün içine bakabiliyor musun? “Nasılsın” dediğinde laf olsun diye değil de, gerçekten merak ettiğin için soruyor musun? Elini uzatıp, ellerini sıkıca tutuyor musun avcunda? Kollarınla kocaman sarmalıyor musun üzgünse ya da mutluysa? Anlattıklarını dinliyor musun? Yoksa “lafını bitirsin de, ben de söyleyeceklerime başlayayım” telaşında mısın? Onlar için endişeleniyor musun? Bazen yanlarında sessiz, sadece dinlemek için var mısın? Gülümsemenin gücünü biliyor musun?

İş yerinde çalışırken, yapabileceğinin en iyisine ulaşmaya çalışıyor musun? Yaptığın işin öneminin farkında mısın? Her meslek, kendince önemlidir. Bakkal, avukat, tamirci, doktor ya da çöp toplama işçisi. Senin işin önemlidir, iyi yaptığın, hakkını verdiğin müddetçe. Bu, senin için de önemli mi? İşin ve ürettiklerin verimli olduğunda, işten çıkarken “bugün iyi şeyler yaptım” diyebiliyor musun? İşine saygı duyuyor musun? Kendini geliştirmenin keyfini biliyor musun?

Kapıdan tam da içeri girmek üzereyken, burnuna gelen evinin kokusunu içine çekiyor ve rahatlıyor musun? Üstünü değiştirip de her bakışında bir kere daha hoşuna giden abajurun sıcak ışığında televizyon izlemenin keyfinde misin? Cama vuran yağmurun sesini dinlemek için dikkat kesiliyor musun? Pencereden sokak lambalarının ıslak sokaklardaki yansımalarını izliyor musun? “İyi ki güvende olduğum bir evim var” diye düşünerek şükredip, evi olmayanlar için üzülüyor musun? Kahvenin kokusunu, tadındaki acılığı, avcundaki sıcaklığını hissediyor musun? “Gece biraz daha saat ilerlese de bir Fado dinlesem” diyor musun? Müziğin sesi odalarında dolaşırken, sen keyifle izliyor musun melodinin akışını?

Sevdiğinle yan yana yatmış, tam da uykuya dalmak üzereyken, yüzünü boynuna gömüp de kokusunu içine çekiyor musun? Sarılmanın sıcaklığını seviyor musun? Gece uyanıp da üzerindeki yorganı o üşümesin diye düzeltiyor musun? Beraber film izlerken, ayağının usulcacık ayağına değdiğini hissedip, seviniyor musun için için? Özleyebileceğin birisinin varlığından memnun musun? Cep telefonunda ismini görünce, az sonra sesini duyacağın için heyecanlanıyor musun? Konuşmadan, gözlerinle anlıyor musun onu; ya da kendini anlatabiliyor musun?

Yemek yaparken, müzik dinlerken, yolculuk ederken, dostlarla sohbette, film izlerken, kısaca yaşamaktayken o “an “ın hakkını veriyor musun?

Sen, çok zenginsin aslında, farkında mısın?

Hiç yorum yok:

Blogger templates

Blogroll

About