1 Kasım 2008 Cumartesi

Balkondaki çamaşırlar- FULYA

Share it Please
Beş fanila, üç çift çorap... Dokuz katlı apartmanın yedinci katının balkonunda asılı olan çamaşırlar bunlar...İşyerinin penceresi önünde çayımı içerken tam karşımda bir duvar, sağ tarafımda ise bu dokuz katlı apartman var. Görüş alanımdaki en kayda değer yer sadece bu balkon...
Gri apartmanın tek renkli bölümü olarak aylar önce dikkatimi çekmişti bu balkon. Her gün renk renk çamaşırlar asılı oluyordu. Bazen bir kaç gömlek ve bir kaç kot pantolon bazen bembeyaz iç çamaşırlar bazen de sadece üç beş tane havlu.Balkon asla boş kalmıyor, hiç bir şey olmazsa bir kaç çift çorap asılmış oluyordu.
Bir gün aynı apartmanda oturan bir arkadaşıma söz ettim bu balkondan ve çamaşırlardan. O da evin sahibini tanıdığını ve kadının aşırı titiz olduğunu anlattı. Öyle ki, evi kirlenmesin diye misafir bile kabul etmediğinden söz etti. Konu konuyu açtı ve işyerinde kendimizi aşırı titiz insanlardan söz ederken bulduk. Anlatılan hikayelerden herkesin aşırı titiz birini mutlaka tanıdığı sonucu çıktı. Hikayeler ilginçti. Her gün evinin camlarını silen bir kadından söz ettik mesela.Kadın tüm gün çalışan biriydi. Akşam iş dönüşü kıyafetlerini çıkarıyor ve camları silmeye girişiyordu. Başka biri ise evine gelen misafirler gece yarısı gider gitmez onların oturdukları yerdeki tüm koltuk örtüleri toparlıyor ve çamaşır makinasına dolduruyordu. Bir başkası doktor olan eşinin eve girerken hiç bir yere dokunmasına izin vermiyor onu apar topar banyoya sokuyordu. Eşi hastaneden geldiği için onu, büyük ihtimalle, üzeri mikroplarla dolu olarak algılıyordu. İki yaşında çocuğu olan bir kadın ise sokakta oynayıp eve gelen çocuğunu banyoya sokuyor, onu yapamazsa kolonya ile vücudunun her yerini derisini soyarcasına siliyordu. Çocuk tüm kış boyu hasta oluyor derisinde zedelenmeler oluyordu.
Tüm hayatlarını etraflarının temizliğine adayan kadınlardı bunlar. Tüm dünyayı pislik içinde gören ve o pisliği temizlemeye ömürlerini adayan kadınlar. Belki dünyayı pisliğiyle,tozuyla, kiriyle, pasıyla kabul edemeyen, hayatlarını akıllarında yarattıkları parlak dünyayı gerçekleştirmeye adamış insanlardı. Dozu ayarlanmamış bir mantıkla hareket edip temiz olmak kavramını çığırından çıkarmış hep yorgun ve hep yapılması gereken işleri akıllarında taşıyarak yataklarına giren kadınlardı...
Dünya üzerindeki bunca pisliği belki de kendi küçük alanlarında ortadan kaldırmaya çalışıyorlardı. Oysa ıskaladıkları birşey vardı; Dünya hiç bir zaman pırıl pırıl olamayacak kadar tozluydu...
FOTOĞRAF: http://sugabear.deviantart.com/art/Clothes-Pins-7855231

Hiç yorum yok:

Blogger templates

Blogroll

About