12 Ekim 2008 Pazar

Karışık Yabancı- SERDAR ÖZDEMİR

Share it Please

Yazıya geçmeden önce kasetin üzerine tıklayın...


MixwitMixwit make a mixtapeMixwit mixtapes

1980'li yılların başları ve ortaları okuldan arta kalan zamanımın çoğunu ağabeyimin kasetçi dükkânında geçirirdim... 80'ler müzikle ilgili bir döneme atfedilen son 10 yıllık süreçti sanırım; 50'ler, 60'lar, 70'ler ve 80'ler... 90'lar müzik açısından bu etkiyle vurgulanmamıştır hiçbir zaman… Sadece müzik değil, aslında toplumsal hayatın herhangi bir alanında da 90’lara belirgin bir atıf yapılmaz örneğin… 60’lar, 70’ler, 80’ler sosyokültürel hareketliliği ile toplumsal belleğe kar kalmışken, yeni dünya düzeninin yerleşik hale geldiği 90’lar yalnızca birilerinin cebine kar kaldı sanırım…

70'lerin kültü 45'lik plakların yerini alan 33'lük Long Play(uzunçalar)'lerin son demleri, kasetlerin ise altın çağıydı 80'ler... Kasetçaların, plak çalan pikaplara göre hem daha pratik kullanımı, hem de ucuzluğu nedeniyle, müzik kasetlerine büyük bir rağbet oluşmuştu bir anda… Bu yeni teknolojinin kolay ulaşılırlığı ile evlerimizdeki, mahalle kıraathanelerindeki transistörlü radyoların yerlerini kasetçalarlar almıştı artık…

Ağabeyim Long Play'lerden kasetlere şarkıları kopyalardı (korsanla ilgili yasal bir düzenleme yoktu sanırım o yıllarda)... Bazen bir Long Play’in tamamı, bazen de birden fazla Long Play'den şarkılar seçilerek, "karışık" dediğimiz kasetlere kopyalanırdı; Karışık Arabesk, Karışık Taverna, Karışık Yabancı vb... Bir de enstrümantal (sözsüz) parçalar vardı ki, bunların kopyalanan kasetlerin ilk ve son şarkıları olması işin jargonundan gelirdi... Sonra bu kopya kasetler çoğaltılır ve Tuğrul Müzikhol'ün cam raflı vitrinindeki yerlerini alırlardı… Benim dükkândaki en önemli görevim, FACIT marka daktiloda kaset kutularından çıkan katlanmış, kalın, parlak kâğıtlara, kasette yer alan şarkıları liste halinde yazmaktı… Aynı kasetten birden fazla kopyalandıysa, her biri için kaset kâğıtlarının arasına karbon kâğıtları koyar, en alttakine de çıksın diye daktilonun tuşlarına elimden geldiğince sert basmaya çalışırdım…

Kasetler süresine göre 45'lik, 60'lık, 90'lık ve 120'lik isimlerini alırdı... Seçme şarkılardan oluşan "karışık" kasetler daha ziyade 90 dakikalık olanlardandı. Bunlara 14-15 şarkı kopyalanabilirdi... Kasetler, içinde bulunan manyetik bantın türüne göre de ikiye ayrılırlardı; Ferrik ve Krom Dioksit... Kasetçalarlardan bazılarının üzerinde de içine hangi tür kaset koyulduysa ona göre ayarlanması gereken bir düğme olurdu... Gerçi üzerinde Ferrik yazan kaseti, kasetçaların Krom Dioksit modunda da çalıştırsak aynı ses çıkardı... Niye böyle bir ayrım vardı ve ne işe yarıyordu hatırımda kalmamış şimdi... Yalnız bazı müşterilerin; "ille de krom dioxit olsun" diye ısrar ettiklerini ansıyorum... Bir de bunların ferrik olana göre daha pahalı olduklarını...

Dükkandaki en sevdiğim faaliyetlerden biri de kopan ya da "saran" kaset bantlarının onarılması idi... Bu iş ayrı bir uzmanlık gerektirdiğinden!! ağabeyim tarafından gerçekleştirilirdi... Ağabeyim, bir beyin cerrahı edasıyla işe girişir; masa lambasını yakar, tornavida setini yanına yanına koyar, bana da "1,2 yi ver" diye talimat verirdi... Gerçi kasetlerin hepsi köşelerindeki küçük vidalarından sadece 1,2 mm.'lik tornavida ile açılabildiğinden ve de tornavida seti hemen yanında olduğundan bu ameliyathane aksiyonuna (neşter lütfen hemşire hanım!!) ne kadar gerek vardı? bilemiyorum... Ağabeyim, kaseti açtıktan sonra, bantın "saran" ve artık işe yaramayacak olan kısmını makasla keser, daha sonra sağlam iki ucunu birleştirip, bantın kalınlığınca küçük bir parça haline getirilmiş seloteypi alt tarafından banta yapıştırırdı... İşin zor kısmı manyetik bantı tekrar içine yerleştirip, kaseti kapatmaktı... Ağabeyim bu işi de özenle tamamlayıp, küçük vidaları yuvalarına yerleştirdikten sonra gözünü kasetten ayırmadan, elinin altındaki tornavida için talimatını verirdi; "1,2"...

Tuğrul Müzikhol özel radyoların yaygınlaşıp müziğe ulaşmanın bedava hale geldiği dönemde hem neşesini, hem de ticari geçerliliğini kaybetti yavaş yavaş... Bu arada teknoloji, cd gibi, mp3 gibi tüketimi daha da kolaylaştıran metaları üretti... Kasetin kaderi de Long Play'e yaşattığına eşitlenmiş oldu böylece...

Benim hayatımdan ise kasetler hiç bir zaman çıkmadı... Tuğrul Müzikhol'den yadigar kalanları evimin baş köşesindeki dolapların çekmecelerinde, nemden etkilenmesinler diye kalorifer peteklerinin yakınlarında muhafaza ettim hep... Manyetik bantları zamana direnenlerden bir kaçını, 20 yıllık kasetçalarıma takıp, 80'li şarkıları, cızırtıların arkasından seçmeye çalışıyorum hala... Ve bu kasetlerden bir tanesinin artık eprimiş, sararmaya yüz tutmuş, parlak kağıdında 13-14 yaşındaki ergen, cılız parmakların bütün gücü ile işlediği daktilo harfleri ile şöyle yazıyor; "Karışık Yabancı"

1. Falco - Jeanny
2. Laura Brannigan - Self Control
3. Glenn Medeiros - Nothing's Gonna Change My Love For You
4. A-ha - Take On Me
5. Stevie Wonder - Part Time Lover
6. Modern Talking - Cheri, Cheri Lady
7. Alphaville - Big in Japan
8. Lionel Richie - Hello
9. Duran Duran - Wild Boys
10. Modern talking - You're my heart, you're my...
11. George Michael - Careless whisper

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Harika Serdar Bey. Müzikle blog okumak. Bir yasima daha girdim. Tüyosu icin Fulya'ya da ayrica tesekkürler. Selam ve sevgilerimle.
Pirmete

Blogger templates

Blogroll

About