27 Nisan 2008 Pazar

hola

Share it Please

selam, rehavet ben.
necdet rehavet. istanbul'luyum ama aslen irlanda'lıyım. büyük büyük büyük babam eski irlanda türklerinden. lise yıllarında bununla çok övündüğüm için arkadaşlar arasındaki lakabım irlandalı idi. yani mustafa denizli'nin milenyum yılında bursa'da sözünü ettiği içinizdeki irlandalı benim efenim. taklitlerinden sakınınız.

böyle çok konuşup boş yazdığıma bakmayın. kendi günlüğümde de yazdığım gibi özel biri değilim. sıradan bir hayat yaşayan sıradan bir adamım ben. sabah hep aynı saatte kalkan ve hep aynı yollardan hep aynı saatlerde trene seyirten, yedibuçuk dakika yol teptikten sonra treni ya son saniyede yakalayan ya da gelmesine çok az bir süre kala istasyonda olabilen, 40 dakikalık sabah yolculuğunu empeüçü elinde çantası belinde yarı uyuklayarak yarı camdan dışarıyı seyrederek geçiren, onikisaat çalışan sonra akşam olunca bu sefer kulağında müzik elinde kitabı trenin dışındaki dünya izlenimleri eşliğinde yine yeniden kırk dakikalık banliyö yolculuğu, ardından sabahkinin aksine daha rehavet bir yürüyüşle istasyondan eve onbir dakikada geliş. yemek, kısa günün kârı-zararı, haberler ve hava durumundan sonra uyku faslı ve sabah yeniden trene koşmaca. ayır edici sayılabilecek tek özelliğim irlandalı olmama rağmen ispanyol dil ve dilberlerine hasta la vista olmamdır. başka da bi numeromuz yoktur.

neyse efendim işte ben böyle kendi halimde kadıköy-pendik herkesi yendik yaparken aydan atlayan bir kedi..

-duuuur yolcu dedi bana.
-buyur bacım n'oldu ki
-duyduğumuza göre bir günlüğün varmış
-hee var nolcak ki
-yine duyumlarımıza göre pencap'da , dubai'de ve ay üssü alfa'da hayran kitleniz varmış
-olabilir bana kimse bişii demedi
-biz diyoruz işte
- tam olarak ne diyonuz? hem lafı uzatmasak yetişmem gereken bir tren var da
-biz bir kaç özgürlük savaşçısı gayet edebi bir webdergisi kuruyoruz ve seni de aramızda görmek istiyoruz
-nasıl bişi olacak bu
-güzel bişi
-bırrr birden bi serinlik hissettim sen de hissettin mi
-yani biz bir grup arkadaş içimizden geçenleri, yüreğimizden taşanları kırmadan dökmeden yazıya geçirebileceğimizi düşündük ve senin de aramızda olmanı istiyoruz
-derginin adı-adresi ne demiştin?
-adres gayetedebi.blogspot ama grubun adı serbest radikaller
- bu ne ya parti mi kuruyoruz böyle radikaller, yeşiller falan hem
ben edebi yazamam ki
-şart değil
-ağzıma geleni söylerim amaan yazarım işte
-peki yaz
-hep küçük harflerle yazarım
-yazabilirsin
-tren yazarım hep. karşımda oturup burnunu karıştıran adamı da yazarım
-olur onu da yaz
-mainnyakk bir patronum var o'nu yazarım
-heey dostum... biz de sınırlama kısıtlama yok...insanlara, onların değerlerine, inançlarına, diline, dinine, ırkına
hakaret etmediğin sürece her şeyi ama her şeyi yazabilirsin
-peki tüm bu konuşmalarımızı da yazabilir miyim
-elbette.

dedi
ve yazdım ben de.
son tahlilde serbest radikaller'e (bu ne lan böyle tamil gerillaları der gibi töbe yarebbim) dahlimiz böyle olmuştur işte. aksini iddia eden hemzemindir, devedikenidir, big lebowski'dir.
evet böyle.

buenas noches.
r.

Hiç yorum yok:

Blogger templates

Blogroll

About