7 Aralık 2008 Pazar

Son Ada- ÖZLEM AKAYDIN

Share it Please
Hiçbir kelime ya da cümlenin anlatmaya yeterli gelmeyeceği kadar özel bir adadır o.

*** Bütün anakaralara uzak, geceleri yasemin kokusuna bürünen kimsenin bozmaya kıyamayacağı güzellikte bir ada.

Bir gün, içinde kendi halinde yaşayan insanları barındıran bu adaya emeklilik yıllarını geçirmek üzere darbeci, bir başkan gelir.

Başkan, tüm benliğine işlemiş engel olamadığı şiddet duygusu ile ada sakinlerinin haberi bile olmadan adanın huzurunu kaçırmaya gelmiştir aslında.

Herkes başkanın gelişinden memnundur, bir tek kişi hariç; gerçekleri diğer sakinlerden önce görebilen “ yazar ” .

Büyük bir karşılama töreni düzenler ada sakinleri başkana.

Herkes, her şeyin başkanın gelişiyle daha da güzel olacağına inanmak istemektedir.

Başkanın gelişi ile zaman içerisinde adada her şey değişmeye başlar.

Başkan, adayı yavaş yavaş yok etmektedir.

İlk yaptığı da adayla bütünleşen martıları yok etmektir. Martıların varlığı bilinmez bir şekilde rahatsız eder başkanı. Başkan ve adamları martıları, vurarak yumurtalarını ezerek acımasızca yok etmeye devam etmektedirler.

Oysa, ada yoksa martılar da yoktur, martılar yoksa ada yoktur. Bunun da kimse farkında değildir henüz.

Her şeye rağmen başkan ve yandaşları galip gelir bu garip, yok etmeye programlanmış anlamsız savaşta.

Adaya kötülerin itibar gördüğü, iyilerin yaşama hakkı olmadığı dünya düzeni yerleşmiştir artık.

Savaş başlamıştır, kıyım başlamıştır ve bunları başlatan başkan ve yandaşları, olup bitenleri uzaktan hiçbir şey olmamış gibi izlemektedirler.

Zülfü Livaneli’nin “Son Ada” sı mükemmel kurgusuyla okura kısacık ama önemli bir roman okutuyor. Romanı okurken adanın geleceğinin ne olacağını az çok tahmin eden okur; tahminlerinde yanılmak istiyor.

Son Ada kurgusunun yanı sıra özellikle verdiği önemli mesajlara dikkat edilmesi gereken bir roman. Elimizdeki “ son ada ” yı yitirmemek için…

*** “ İşte anılar burada bitti. …
Sevgili dostum, bir gün Voltaire’nin kitabında, İstanbul’daki bahçıvanın, huzur arayan Candide’e verdiği “ Bahçeni yetiştir ” öğüdünü örnek göstererek, “ Hikayeni anlat!” demiştin bana, hatırlıyor musun?
“Sadece hikayeni anlat!”
Ben de öyle yaptım
Son Ada’yı yitirişimizin hikayesini anlattım.

*** Kitaptan

Hiç yorum yok:

Blogger templates

Blogroll

About